Samstag, 13. Dezember 2008

Truva Hazinesi

Truva Hazinesi mayis 1873 yilinda, Alman arkeolog Heinrich Schliemann`in ( 1822 - 1890 ) bugünkü Canakkale ve civarinda, tam olarakta Hisarlik`ta yapmis oldugu arkeolojik kazilarda ortaya cikartilmistir.

Heinrich Schliemann aslen Alman olup, 1847 yilinda ticari hayatinin onu sürükledigi St.Petersburg`ta Rus vatandasi olmus, orada evlenmis ve daha sonrada bu esinden bosanabilmek icin ise 1869 yilinda kuzey Amerikaya yaptigi bir seyahatte Amerikan vatandasligina gecmistir. Hemen ardin da 17 yasindaki yunan Sophia ile evlenmistir. 1890 yilinda gecirdigi bir kulak operasyonundan sonra Almanya`da ölmüs ve 1891 yilinda kendisi icin Atina`da yaptirilan özel bir mezara nakledilmistir.

Isin en enteresan yönü ise sudur; Heinrich Schliemann Atina`da tarihi Mikeneyi arastirirken okudugu Homerin yazitlarindan etkilenmis ve kendince bu hazineyi adeta o satir araliklarinda kesfetmistir. Orada okuduklari adeta bir hazinenin yerini tarif etmekte ve göstermektedir. Belkide macera sayilabilecek bu ise kendini adamistir. Aslinda o zamana kadar kendisinin sayginligi da yoktur ama bu arkeolojik bulgularla tarihe büyük ve anlamli bir imza atacaktir.Bunun üzerine, Alman arkeolog bu arastirma ve kazilari yapabilmek icin cesitli özel kampanyalarla her seyi organize ve finanse etmistir.Fakat buldugu hazine aslinda Truva`ya degil MÖ. 2500 yil öncesine ait bir baska medeniyetin eseridir. Agamemnondan ` da bahsedilmektedir. Heinrich Schliemann bu hazineye" Priamosun Hazinesi" adini vermistir. Priamos o zamanki tarihi Truva`nin kralidir.

Heinrich Schliemann bu arkeolojik arastirma ve kazilara ilk önce hic bir izin almadan 1870 yilinda gizlice baslamis, ele gecen buluntulara dayanarak yerin dogru olduguna karar vermis, daha sonra ise bu kazilari yapabilmek icin zamanin Osmanlisindan izin almis. Fakat bulduklarini düzenli bir envanter tutmasina ragmen Osmanliya tam olarak beyan etmemistir. Tam 40 sandik dolusu eseri önce Yunanistan`a daha sonra da 17 Ocak 1881 de Almanya - Berlin`e bir sekilde gizlice kacirmistir. Bu 40 sandikta ise yaklasik 9000 parca eser bulunmaktadir. Bunlar 1943 yilina kadar Berlin`deki bir Tarih Müzesinde sergilenmis ve ikinci Dünya Savasi esnasinda yeniden sandiklanarak zarar görmemesi icin korunakli siginaklara saklanmistir. Almanya bu savastan yenik cikmis ve tüm Almanya bir süre Rusya, Amerika, Ingiltere ve Fransa`nin yönetimine girmistir. Savastan sonra bu eserlerin tamami bir sekilde ortadan kaybolmustur. Cok uzun bir sürede ortaya cikmayacaktir.

Rusaya`nin Kizilordusundan süphelenilmektedir. Gercektende sonradan ortaya cikacak olan 9 Temmuz 1945 tarihli Rusya Sanat ve Edebiyat Arsiv belgelerinden anlasilacaktir ki, tüm bu eserler Moskova`daki Puskin Müzesinin envanterine alinmistir, fakat sergilenmemistir. Hatta savas ganimeti olarak Berlinden alindigi/calindigi dahi inkar edilmistir.

Almanya bu olaydan ve durumdan ötürü Rusya`ya karsi cok rahatsiz ve kirgindir, ama bunu belgelemeyi bir türlü becerememektedir. Neredeyse 50 yil aradan sonra 1993 yilinda Rusya Devlet Baskani Boris Yeltzin, Truva Hazinesi`nin Moskovada`ki Puskin Müzesinde oldugunu aciklar. Aslinda bu isin pesini asla birakmayan Almanlar, bunu neredeyse kesin olarak biliyorlardi, ama Rusya bunu inkar ediyordu. Sonunda 16 Nisan 1996 da Puskin Müzesi bu eserlerin bir kismini sergiler. Hemde Almanya`dan ismarlayip satin aldigi 19 adet " made in Germany" damgali özel yapim camekan vitrinlerde!... Bu sergileme ayni zamanda hazineyi bulan Almam arkeolog Heinrich Schliemann`in 175. dogumgününe denk gelmektedir. Kimbilir belkide bir danisikli dövüs sözkonusudur !

Heinrich Schliemann bu eserlerin tümünü ölmeden önce yazdigi Mirasinda, Alman Halklarina sonsuza kadar bölünmemek üzere birakmistir. ( ...dem deutschen Volke zum ewigen ungeteilten Verbleib...) Bu yüzdendir ki zaten Almanlar hala hazirda bu hazinenin Almanya`ya ait oldugunu savunmakta ve iadesini istemektedirler. Öte yandan Türkiye de sesini cok güclü cikarmamakla beraber, bu eserlerin aslinda Osmanlinin devami olan bugünkü Türkiye topraklarinda ortaya cikartilmis, ama yasal olmayan yollarla zamaninda Almanya`ya kacirilmis oldugunu öne sürerek, eserlerin gercek sahibine, ait oldugu cografyaya, yani Türkiye`ye iadesini talep etmektedir. Bu talep Turizm ve Kültür Bakanliginca dile getirilmis, bir takim girisimler yapilmistir. Bu talep gecerliligini bugün de korumaktadir.

Fakat Almanlarin buna itirazlari vardir. Itirazin sebebi ise sudur. Anlatilana göre bu kacakcilik zamaninda Osmanlica ortaya cikarilmis ve olayin hirsizlik oldugu tespit edilmistir. Bunun üzerine Heinrich Schliemann Osmanli Mahkemesince yargilanmis ve sucu sabit görülmüstür. Kacirilan eserlerin beyanina dayanilarak 10 000 Franc para cezasina carptirilmistir. Bu parayi Osmanliya ödemesi halinde , Almanya`ya kacirdiklari kendisine kalacaktir. Yani o eserlerin tek sahibi olacaktir. Buna cok sevinmis olsa gerek ki, Heinrich Schliemann bu para cezasini kendi istegi ile tam bes kat olarak, yani 50 000 Franc olarak Osmanliya ödemistir. Ama bu Almanlarin bir iddiasidir. Bununla ilgili bir belge varmidir, o su anda bilinmiyor. Ayrica o zaman Heinrich Schliemann`in yaptigi beyan ne kadar dogrudur, o da epey su götürür türden bir baska sorudur. Zira Osmanli bu beyani gercekci olarak yerinde arastirmadan, beyani gercek ve tam olarak kabul etmis ve karara baglamistir. Daha sonra Heinrich Schliemann sahsen kendisi bu eserlerin o zamanki degerinin en az 1 milyon Franc oldugunu da zaten dile getirmistir. Buda demek oluyor ki; Ruslarin ikinci Dünya Savasinda caldigini, kendisi de zamaninda Osmanlidan calmistir. O halde, eger eserlerin bir geri teslimi sözkonusu ise bu teslimat Türkiye` ye yapilmalidir, gibi bir sonuc cikiyor ortaya. Belkide tarhin tozlu sayfalarinda, Osmanli yada Alman arsivlerinde bu olaya ve davaya dair bir takim kayitli belgeler olabilir. Bakmak, aramak ve arastirmak gerek.

Bu tarihi eserlere sahip cikmaya kalkan bir baska ülke daha var. O da Yunanistan. Onlarin gerekceleri ise tarihi moral üzerine kurulu. Fakat her kim bu hazineye talip olursa olsun, su anda Rusya bu eserleri hic kimseye iade etmeye niyetli degildir.